Arkeologlar Umman’da taş baltalar, yumurta kabukları, iskelet kalıntıları ve bazı kaya gravürleri ortaya çıkardılar. Ayrıca, bölgenin iklimi hakkında ipuçları veren eski bir akarsu yatağı keşfettiler.1
Prag’daki Çek Bilimler Akademisi (CAS) Arkeoloji Enstitüsü kısa süre önce Umman’daki üçüncü kazı sezonunu tamamladı ve dünyanın en büyük kum çölünün tarih öncesine ışık tutan önemli keşifler ortaya çıkardı.
20’den fazla jeolog ve arkeologdan oluşan grup, ayrı illerde faaliyet gösteren iki ekiple Umman Sultanlığı’nın keşfedilmemiş çöl bölgelerine odaklandılar. Araştırmacılar, kurak manzaranın altında gömülü olan arkeolojik sırları ortaya çıkarmayı ve böylece Umman’ın tarih öncesini aydınlatmayı amaçladılar.
Dhofar’daki Rub’ al Khali çölünde çalışan ekip, 300.000 ila 1.3 milyon yıl önce gerçekleşen Homo erectus göçü döneminden kalma taş baltalar ortaya çıkardılar. Bu bulgu, Homo erectus’un Afrika’dan Avrasya’ya yayılması sırasında Arap Yarımadası’nın oynadığı doğal göç koridoru rolünü vurgulaması açısından önemli görülüyor.
Bölgede yürütülen detaylı araştırmalar, soyu tükenmiş devekuşlarına ait yumurta kabukları da dahil olmak üzere birçok ilginç buluntunun ortaya çıkmasını sağladı. Buluntular bir zamanlar bölgede varlık gösteren eski fauna hakkında önemli ipuçları veriyor.
Ekip ayrıca bir fosil kumul ve eski bir akarsu yatağı da keşfetti. Bu, Arabistan’daki iklimin eskiden çok daha yağışlı olduğuna işaret ediyor.
Akademisyenler, dört farklı tarihlendirme yöntemi kullanarak bu uçsuz bucaksız kum çölünün iklimini ve tarih öncesini biraz daha aydınlatmayı başarmış oldular.
Ekip kazıları sürdürdükçe Stonehenge’e benzer, ancak daha küçük ölçekte, esrarengiz taş anıtlar olan trilitlerle karşılaştılar. Yaklaşık iki bin yıl öncesine ait bu ritüelistik yapılar, amaçları ve onları inşa eden uygarlık hakkında soru işaretleri uyandırıyor. Araştırmacılar, radyokarbon tarihleme ve spatio-temporal analiz yoluyla bu eski anıtları çevreleyen gizemleri çözmeyi ve o dönemde Güney Arabistan’da gelişen kültürlere ışık tutmayı umuyorlar.
İkinci keşif ekibi ise Duqm ilinde, megalitik bir yapı içine gizlenmiş iki dairesel mezar odasında birkaç kişinin iskelet kalıntılarını içeren, 7.000-6.600 yıl öncesine dayanan Neolitik bir mezara odaklandı. Ekip; kabukların, kemiklerin ve dişlerin izotopik analizlerini yapmayı ve o zamanki nüfusun günlük beslenme alışkanlıkları, doğal ortamı ve olası göçleri hakkında bilgi edinmeyi, bu süre zarfında insanın iklim değişikliğine adaptasyonunu anlamamıza katkıda bulunmayı planlıyor.
Ekip, radyokarbon tarihleme ve kozmojenik radyonüklid tarihleme gibi gelişmiş bilimsel teknikleri kullanarak Umman Çölü’nün geçmişinde yatan sırlarını açığa çıkarıyor. Çığır açan çabaları sayesinde, dünya tarihimizin ilk bölümlerine yönelik daha kapsamlı bir bilgi birikimine katkıda bulunuyorlar.
Araştırmacılara göre, bulgular sadece arkeologlar ve jeologlar için değil, tüm insanlık için önemli. İnsan türünün evriminin ve gezegenin geçmişinin daha iyi anlaşılmasını sağlıyorlar. Ayrıca insanlara ortak kültürel mirasın zenginliğini ve karmaşıklığını hatırlatırlatıyorlar.
Arap Yarımadası’nın Homo Erectus Göçündeki Rolü
Homo erectus göçü, hem arkeoloji hem de antropoloji alanında oldukça önemli bir konudur.
Arap Yarımadası, erken hominidlerin Afrika dışına yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Homo erectus’un Asya’ya ve ötesine ulaşmak için bu yolu kullandığına inanılıyor.
Homo erectus’un yaklaşık 1.8 ila 2 milyon yıl önce Afrika’da ortaya çıktığı düşünülmektedir.2 Bu erken insan türü, önceki türlere göre tamamen dik bir şekilde yürüyebilmesiyle karakterize edilmiştir. Homo erectus hem beyin hacminde hem de karmaşıklığında belirgin bir artış göstermişti. Alet kullanabiliyor, ateş yakabiliyordu.
Yaklaşık 1,5 milyon yıl önce Homo erectus Afrika ötesine yayılmaya başladı. Bu göçün, çevredeki değişiklikler ve nüfus baskıları da dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklandığına inanılıyor. Yeni kaynakların ve bölgelerin keşfi de bu süreçte lokomotif bir rol oynamış olabilir.
Arap Yarımadası, Afrika ile Asya arasında doğal bir kara köprüsü konumunda olduğu için Homo erectus göçü döneminde muhtemelen kestirme bir yol olarak işlev görmüştür. Ek olarak bu dönemde bölgenin iklimi nispeten ılıman ve nemliydi. Bunun da yarımada boyunca seyahat etmeyi kolaylaştırmış olabileceği düşünülüyor.
Homo erectus‘un Arap Yarımadası’nı bir göç yolu olarak kullandığı düşüncesi arkeolojik kanıtlarla da desteklenmektedir. Yarımadanın çeşitli yerlerinde erken Pleistosen dönemine dek uzanan taş aletler ve çeşitli buluntular ortaya çıkarılmıştır. Bu buluntular Afrika ve Asya’da ortaya çıkarılan ve Homo erectus tarafından oluşturulduğuna inanılan buluntulara benziyor. Dolayısıyla bunların oluşturulmasından da Homo erectus’un sorumlu olduğu düşünülüyor.
Suudi Arabistan’daki Nefud Çölü, Homo erectus’un Arap Yarımadası üzerinden gerçekleştirdiği göçleri araştırmak için en önemli yerlerden biridir. Bu bölge, araştırmacıların yaklaşık 1,3 milyon yıl öncesine dayanan erken insan faaliyetlerine yönelik kanıtlar keşfettikleri Saffaqah da dahil olmak üzere çok sayıda önemli arkeolojik sit alanı içeriyor.
- “Czech archaeologists unearth unique finds in Oman“, The Czech Academy of Sciences, www.avcr.cz, April 14, 2023[↩]
- Herries AIR, Martin JM, Leece AB, et al. “Contemporaneity of Australopithecus, Paranthropus, and early Homo erectus in South Africa“, Science, 2020[↩]