Dilbilim Dünyasında Heyecan Verici Gelişme! Arkeologlar Bilinen En Eski Alfabeyi Keşfetmiş Olabilir

Fotoğraf: Glenn Schwartz, Johns Hopkins University

Bilinen en eski alfabe ile tanışın! Suriye’deki antik bir mezarda kazı yapan arkeologlar, insanlık tarihinin en heyecan verici keşiflerinden birine imza atmış olabilir.

Johns Hopkins Üniversitesi’nden arkeolog Glenn Schwartz ve ekibi tarafından bulunan parmak uzunluğundaki dört kil silindir, üzerlerindeki yazılar sayesinde büyük bir ilgi uyandırdı. Araştırmacılara göre bu yazılar, alfabenin kökenine dair yepyeni sorulara kapı aralıyor.

Daha önce bilinen en eski alfabenin Mısır ve çevresinde M.Ö. 1900’lerde ortaya çıktığı düşünülüyordu. Ancak bu yeni bulgu, insanlığın iletişim biçiminin çok daha eski ve farklı bir hikâyesi olabileceğini işaret ediyor. Öte yandan arkeologlar, bu yazının yalnızca kraliyet seçkinlerine değil, sıradan insanlara da hitap edebilecek bir iletişim aracı olduğunu düşünüyor. İşte bu noktada keşif daha da büyüleyici bir hale geliyor. Sadece krallar ve kraliçeler değil, sıradan çiftçiler, tüccarlar ya da zanaatkârlar da bu en eski alfabe sayesinde iletişim kurmuş olabilirler. Araştırmacılara göre bu, yazının bir tür “demokratikleşmesi” anlamına geliyor.

Keşfi yapan ekip, Suriye’nin Batısında, Umm el-Marra bölgesinde yaklaşık 16 yıldır arkeolojik çalışmalar yürütüyor. Burada ortaya çıkarılan mezarlar, M.Ö. 3500 ile M.Ö. 2000 arasına tarihlenen bir uygarlığın izlerini taşıyor. Ancak bu yeni bulgu, daha önceki keşiflerin hepsinden daha çarpıcı. Araştırmacılara göre, en eski alfabe örneklerinin bu kadar iyi korunmuş olması da işin şaşırtıcı yanlarından biri.

Bulunan kil silindirlerin üzerindeki yazılar henüz tam anlamıyla çözülemedi. Ancak bilim insanları bu yazıların, kapların içeriği veya ait oldukları kişilere dair bilgiler taşıyan bir tür etiketleme sistemi olabileceğini düşünüyor.

Radyokarbon tarihleme yöntemiyle yapılan analizler, bu yazının M.Ö. 2400 civarına ait olduğunu doğruladı. Bu da, bilinen en eski alfabeden yaklaşık 500 yıl öncesine işaret ediyor.

“En eski alfabe”, o dönem insanların yaşam biçimlerini, düşüncelerini ve ilişkilerini nasıl şekillendirdiğine dair birçok ipucu veriyor. Ayrıca, alfabenin sadece üst sınıflar için değil, toplumun daha geniş kesimleri için erişilebilir olmasının, yazının evriminde önemli bir dönüm noktası olduğunu gösteriyor.

Söz konusu keşif, yalnızca arkeoloji dünyasında değil, genel olarak tarih ve dilbilim alanlarında da büyük yankı uyandırdı. İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olan alfabenin kökeni, belki de düşündüğümüzden çok daha karmaşık bir hikâyeye sahip. Peki, bu hikâyenin devamında bizi neler bekliyor? Bu yazıyı anlamak mümkün olacak mı?

Araştırmacılara göre, yazıyı çözmek şu an için oldukça zor. Bunun için elimizde daha fazla örnek ve yazıyı çözebilecek bir araç olması gerekiyor. Ancak bu, bilim insanlarının durduğu anlamına gelmiyor. Dr. Schwartz ve ekibi, çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Belki bir gün bu yazıyı tam anlamıyla anlayacak ve ilk uygarlıkların nasıl iletişim kurduklarını öğreneceğiz.