Czermna’daki Kafatası Şapeli: 3000 Kafatası ve Sayısız Kemikten Oluşan Esrarengiz Sergi

Czermna'daki kafatası şapeli, Poland
Fotoğraf: Merlin (Wikimedia) ©️CC BY 3.0

Polonya’nın güneybatısındaki Czermna köyünde bulunan Kafatası Şapeli, dünyanın her yerinden meraklı ziyaretçileri çeken hem ürkütücü hem de büyüleyici bir yer. Bu küçük şapelin içine girdiğinizde kendinizi binlerce insanın kemikleri arasında bulacaksınız. Yorumunuz olumlu ya da olumsuz olabilir ancak kesin olan tek şey var. Kafatası Şapeli, içeri girdiğiniz anda üzerinizde kesinlikle kalıcı bir izlenim bırakacak.

Coğrafi Konumu

Czermna
Czermna, Polonya’nın güneybatısında küçük bir köydür. Wrocław’a 130, Prag’a (Çekya) 150, Dresden’e (Almanya) 230 kilometre uzaklıktadır.

Czermna’daki Kafatası Şapeli (Kaplica Czaszek) Polonya’nın güneybatısında, Çekya sınırına yakın bir yerde bulunuyor. Şapelin sınırdan birkaç kilometre uzakta olması, onu hem Polonya’dan hem de Çekya’dan kolayca erişilebilen bir yer haline getiriyor. Şapel, zengin kültürel mirası ve zengin manzarasıyla tanınan Aşağı Silezya’da yer almaktadır. Bu bölge aynı zamanda tarihi manastırlar ve kaleler gibi diğer birçok önemli kültürel mekana da ev sahipliği yapmaktadır.

Kafatası Şapeli’nin Aşağı Silezya’daki konumu, kültürel ve tarihi önemi açısından önemli bir faktördür. Bölge yüzyıllar boyunca yerleşim görmüş ve tarih boyunca birçok önemli olaya ev sahipliği yapmıştır. Bölgenin mimarisine, sanatına ve geleneklerine damgasını vuran Alman, Çek ve Leh uygarlıkları, bölge kültürünün şekillenmesinde önemli etkiye sahiptir. Kafatası Şapeli, bu kültürel çeşitliliğin en önemli örneklerinden biridir.

Kafatası Şapeli’nin Tarihi

Kafatası Şapeli’nin geçmişi, gizemlerle ve spekülasyonlarla örtülüdür. Bazı tarihçiler şapelin kökeni konusunda net ve açık bir anlatım ortaya koyarken, bazıları da bu açıklamalara kuşkuyla yaklaşıyor ve şapelin kökenine ilişkin alternatif teoriler öneriyor.

Kafatası Şapeli’nin kökeniyle ilgili en yaygın görüş 18. yüzyılda, Roma’daki Capuchin Mahzeni’nden ilham alan Václav Tomášek adlı yerel bir rahip tarafından inşa edilmiş olmasıdır. Bu görüşe göre Rahip Tomášek, cemaatini varoluşun geçici doğasını ve ölümün kaçınılmazlığını düşünmeye teşvik etmek için yakınlardaki mezarlıklardan insan kemikleri topladı ve bunları şapele yerleştirdi.

Bununla birlikte bazı araştırmacılar, tarihi kayıtlardaki bazı tutarsızlıklara ve net kanıtların eksikliklerine dayanarak bu görüşe kuşkuyla yaklaşıyorlar. Şapelin bölgedeki savaşlarda yaşamını yitiren askerleri ve salgın hastalık kurbanlarını anmak için inşa olabileceğini ya da bunun sanatsal bir ifade ve dini bağlılık biçimi olabileceğini düşünüyorlar.

Özellikle ilgi çekici bir görüş, şapelin, ezoterik ritüeller uygulayan ve insan kalıntılarının doğaüstü güçlerden yararlanma gücüne inanan gizli bir topluluk ya da tarikat tarafından inşa edilmiş olabileceğini öne sürüyor.

Geç Modern Dönem

19. yüzyılda şapel mimari açıdan büyük ölçüde değişmeden varlığını sürdürdü. Bu süre zarfında birçok yazar ve gezgin şapeli ziyaret ederek deneyimlerini insanlarla paylaştı. Bu da şapelin geçmişi hakkında günümüze daha çok bilginin ulaşmasını sağladı.

20. yüzyıl başlarında birçok kişi ve kurum, Kafatası Şapeli’nin gelecek kuşaklara ulaşmasını sağlamak için çeşitli restorasyon ve yenileme projeleri üstlendi. Bu çabalara rağmen şapel, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesi sonucu bir süre ihmal edildi.

1945’te savaş sona erdikten sonra bir grup gönüllü, Kafatası Şapeli’nin eski ihtişamına kavuşmasına önayak oldu. Böylece Polonya’nın önemli kültürel miras varlıklarından birinin daha gelecek kuşaklara aktarılması sağlanmış oldu.

Kemikler Nereden Geldi?

Kafatası Şapeli’ndeki kemiklerin nereden geldiği yüzyıllardır tartışma konusu olmuştur. Ortada spekülatif boyutlara varan pek çok farklı görüş olsa da Otuz Yıl Savaşları gibi bazı tarihi olaylar gerçekte neler yaşandığına dair ipuçları verebilir.

1618’den 1648’e kadar Orta Avrupa’yı kasıp kavuran Otuz Yıl Savaşları, başta Almanya ve Bohemya olmak üzere bir çok bölgede geniş çaplı yıkımla sonuçlandı. Savaş, Katolikler ve Protestanlar arasında dini bir çatışma olarak başlasa da hızla bölgesel kontrol amaçlı politik bir mücadeleye dönüştü. Bu mücadeleler birçok yerde sayısız katliam ve yağmaya neden olarak arkasında büyük bir yıkım bıraktı. Savaş nedeniyle oluşan çatışmalar, hastalıklar ve kıtlık nedeniyle milyonlarca insan yaşamını yitirdi.

Kafatası Şapeli, Habsburg İmparatorluğu’nun bir parçası olduğu için Otuz Yıl Savaşları’ndan büyük ölçüde etkilenen bir bölgede bulunuyor. Bu nedenle şapeldeki kemiklerin bir kısmının savaş sırasında ya da sonrasında yaşanan yıkımın bir parçası olarak toplanmış olması mümkün görülüyor.

Kemiklerin menşei için bir başka olasılık, 18. yüzyılda yerel mezarlıklardan ya da ossuary’lerden elde edilmiş olmalarıdır. Mezarlıklardaki sınırlı alan nedeniyle, o zamanlar gömü alanlarını yeniden kullanmak yaygın bir uygulamaydı. Bu nedenle Kafatası Şapeli’ndeki kemiklerin 1700’lerin sonlarında veya 1800’lerin başlarında yakınlardaki mezarlıklardan toplanmış olabilir.

Bu görüşlere ek olarak, kemiklerin tarih boyunca birçok kez Avrupa’yı kasıp kavuran veba kurbanlarından toplanmış olma olasılığı da var. Bu görüş, özellikle Kafatası Şapeli ile ilgili olarak geniş çapta tartışılmasa da, bazı kemiklerin bölgedeki salgınlar sırasında toplanmış olması mümkündür.

Şapelin Dekorasyonu ve Mimari Özellikleri

Kafatası Şapeli, tarihçilerin, mimarların ve turistlerin ilgisini çeken eşsiz bir yapıdır. Sahip olduğu karmaşık tasarımlarla ve detaylarla, bölgedeki Barok mimarinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Kurukafa Şapeli
Fotoğraf: Jędrycha (Wikimedia) ©️CC BY-SA 3.0 PL

Şapel, yalnızca 11 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğinde, küçük, tek nefli bir yapıdır. Ancak mütevazı boyutuna rağmen, karmaşık desenlerle ve tasarımlarla düzenlenmiş yaklaşık 3.000 kafatasına ve on binlerce kemiğe ev sahipliği yapmaktadır.

Kafatası Şapeli, küçük boyutuna rağmen etkileyici bir mimari tasarım harikasıdır. Şapelin girift detayları ve süslü tasarımları, onu inşa eden zanaatkarların beceri ve yaratıcılığının bir kanıtıdır. Şapelin tasarımında insan kemiklerinin kullanılması, eşine az rastlanan bir özelliktir. Bu hem tarihçilerin hem de mimarların dikkatini çekmiştir.

Kafatası şapeli tavanı
Kafatası Şapeli’nin tavanı.
Fotoğraf: Merlin (Wikimedia) ©️CC BY 3.0

Şapelin Barok tasarımının en çarpıcı yönlerinden biri ışık ve gölge kullanımıdır. Şapelin duvarları, kemiklerin dizilişiyle oluşturulan karmaşık desenler için fon görevi gören soluk, kırık beyaz bir renge boyanmıştır. Işık ve gölgenin bu şekilde yönlendirilmesi, şapelin dekorasyonunun karmaşık ayrıntılarını vurgulamaya yardımcı olarak dramatik ve hayranlık uyandıran bir etki yaratmıştır.

Kafatası Şapeline Nasıl Gidilir?

Şapel, Kudowa-Zdrój kasabasına yaklaşık 8 kilometre uzaklıktaki Czermna adlı küçük bir köyde yer almaktadır. Ziyaretçiler yakındaki kasabalardan otomobil kiralayabilir ya da kendi otomobilleriyle şapele gidebilirler. Ziyaretçilerin otomobillerini park etmeleri için şapelin yanında küçük bir park yeri de var.

Alternatif olarak ziyaretçiler Kudowa-Zdrój’dan Czermna’ya giden bir otobüse de binebilirler. Otobüs yolculuğu yaklaşık 20 dakika sürüyor. Üstelik otobüs durağı şapelin hemen yanında. Ancak otobüs seferleri çok sık değil. Bu nedenle ziyaretçilerin gün içinde görmek istedikleri yerleri buna göre planlamaları gerekebilir.

Yurt dışından gelenler için Czermna’ya en yakın havalimanı, yaklaşık 125 kilometre uzaklıkta bulunan Wrocław Havalimanı’dır.