
Fotoğraf: Altay Coşkun & Stone Chen, Waterloo ON ©️CC BY-SA 4.0
Antik Yunan kent devletleri, M.Ö. 8. ve 6. yüzyıllar arasında, ekonomik, demografik ve politik kaygılarla Karadeniz kıyılarında geniş çaplı bir kolonizasyon süreci başlattılar. “Karadeniz kolonizasyonu” olarak adlandırılan bu hareket, bölgedeki yerel topluluklar üzerinde ciddi sosyo-ekonomik ve kültürel dönüşümlere yol açtı. Bazı kaynaklarda bu süreç, tek taraflı olarak ticaretin ve uygarlığın yayılmasından ibaret gibi sunulsa da gerçekte yerli halklar açısından sömürgeleştirme, zorunlu göç ve kültürel erozyonu beraberinde getirmişti.
Karadeniz Kolonizasyonunun Nedenleri
Kolonizasyon sürecini tetikleyen birçok faktör bulunmaktadır. İlk olarak, Antik Yunan anakarasında yaşanan nüfus artışından bahsedilebilir. Nüfus artışı, tarımsal kaynakların yetersiz kalmasına yol açmıştı. Toprakların aristokrat aileler tarafından kontrol edilmesi ve küçük çiftçilerin marjinalleşmesi, yeni topraklara olan ihtiyacı artırmıştı. Bu nedenle, özellikle Karadeniz kıyıları, Ege adaları ve Batı Anadolu gibi bölgeler, nüfus fazlasının yönlendirildiği önemli kolonizasyon alanları haline gelmişti. Antik Yunanlar, bu yeni yerleşimlerde tarımsal üretimi artırarak ekonomik sıkıntılarını aşmaya çalışmışlardı. Ayrıca, bu göç dalgaları, Antik Yunan kültürünün geniş bir coğrafyaya yayılmasına da katkıda bulunmuştu.
Ekonomik faktörler de kolonizasyonun başlıca nedenleri arasındaydı. Antik Yunan kent devletleri, nüfus artışıyla birlikte daha fazla tarımsal ürün ihtiyacı duymaktaydı. Özellikle Karadeniz’in kuzeyinden sağlanan buğday, Atina gibi büyük kentlerin beslenmesinde büyük rol oynamıştı. Tarıma dayalı ekonominin sürdürülebilirliği için bu koloniler büyük bir önem arz ediyordu. Ek olarak, koloniler, ticaret yollarının denetimini de Antik Yunanlar lehine kolaylaştırmıştı. Antik Yunan ticaretinin yayılmasına yardımcı olan Karadeniz’deki koloniler, Ege ve Akdeniz ekonomilerinin Doğu Avrupa ve Asya ile ilişkisini güçlendirerek Antik Yunanlara büyük ekonomik avantajlar sunmuştu. Bunun yanı sıra, kolonilerde kurulan yeni pazarlar ve limanlar, tüccarlarının deniz ticaretinde daha etkili olmalarını sağlamıştı. Özellikle seramik, zeytinyağı, şarap ve metal işçiliği gibi ürünler koloniler aracılığıyla farklı bölgelere ulaştırılarak Antik Yunan ekonomisinin canlanmasına katkıda bulunmuştu.
Kolonizasyonun bir diğer sebebi ise Antik Yunan dünyasındaki politik çalkantılar ve iç karışıklıklardı. Kent devletleri arasındaki mücadeleler, ekonomik krizler ve aristokratik baskılar, birçok insanın daha özgür bir yaşam arayışıyla yeni yerleşimlere yönelmesine yol açmıştı. Bu bağlamda, kolonizasyon bir kaçış mekanizması olarak işlev görmüştü. Özellikle, borç yükü altındaki çiftçiler ve siyasal baskılardan kaçan gruplar, yeni kolonilerde kendilerine daha iyi bir yaşam kurma umuduyla hareket etmişlerdi. Ayrıca, bazı kent devletleri, iç huzursuzlukları azaltmak amacıyla kontrollü kolonizasyon politikaları uygulayarak belirli kesimleri bu yeni topraklara yönlendirmişti.
Bütün bu faktörler göz önüne alındığında, Karadeniz kolonizasyonunun sadece bir göç hareketi olmadığı, aynı zamanda ekonomik, siyasi ve sosyal dönüşümleri beraberinde getiren çok yönlü bir süreç olduğu görülmektedir. Bu süreç, Antik Yunan dünyasının sınırlarını genişletmiş, kültürel ve ekonomik etkileşimleri artırmış ve farklı uygarlıklar arasında köprüler kurulmasını sağlamıştır. Ancak bu gelişmelerin olumsuz yanları da vardı. Öncelikle, kolonizasyonun beraberinde getirdiği kültürel yayılma, yerli halkların asimilasyonu ve kültürel kimliklerinin kaybolması gibi sonuçlar doğurmuştu. Yunan yerleşimcilerinin yerli halklarla kurduğu ilişkiler zaman zaman zorlayıcı olabilmiş, toprak çatışmaları ve yerel nüfus üzerinde baskılar artmıştı. Yazının ilerleyen bölümlerinde bu konular ayrıca ele alınacaktır.
Kolonizasyon Süreci
Karadeniz kolonizasyonunun öncüsü Miletoslular olmuştur. Miletos, Ege’den Karadeniz’e açılan en etkili Antik Yunan kent devletlerinden biriydi. Miletoslular, batı kıyılarından başlayarak, Sinope, Amisos, Trapezus, Histria, Bathus, Phasis, Pantikapaion, Myrmecium ve Nymphaion gibi önemli yerleşimler kurdular. Bu yerleşimler, hem ticaretin hem de Antik Yunan kültürünün yayılmasının merkezleri haline gelmiş, özellikle Karadeniz’in ekonomik ve kültürel yapısının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Miletosluların denizcilik ve ticaret alanındaki deneyimi, diğer Antik Yunan kent devletlerine örnek olmuş ve bu yerleşimlerin kurulmasında önemli bir etken olmuştur.
Aşağıdaki tabloda, Karadeniz’de kurulan bazı Antik Yunan yerleşimlerinin isimleri ve temel özellikleri listelenmiştir:
Sinope (Türkiye) | Sinope, Miletoslu kolonistler tarafından MÖ 7. yüzyılda kurulmuştur. Karadeniz kolonizasyonunun önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Zengin bir liman şehri olarak ticaret ve kültürel etkileşimde büyük rol oynamıştır. Ayrıca, ünlü filozof Diogenes’in doğum yeri olarak da bilinir. |
Amisos (Türkiye) | Bugünkü Samsun’un antik ismi olan Amisos, MÖ 7. yüzyılda Miletoslu kolonistler tarafından kurulmuştur. Şehir, özellikle ticaret yolları açısından önemli bir yerleşim merkezi olarak öne çıkmıştır. Kente ilk başta Yunan general Perikles’in onuruna Peiraieus adı verilmişti ancak daha sonra Luvice “Ana tanrıçanın kenti” anlamına gelen “Amissa” sözcüğünden “Amisos” adı türetildi. |
Trapezus (Türkiye) | Trabzon’un antik adı olan Trapezus, Pontus bölgesinde yer alır. MÖ 7. yüzyılda Antik Yunanlar tarafından kurulan bu koloni, hem ticaret hem de askeri strateji açısından önemli bir yerleşim merkeziydi. Zamanla, Roma ve Bizans İmparatorlukları’nın da etkisi altına girerek tarihi boyunca sürekli bir kültürel dönüşüm geçirmiştir. |
Histria (Romanya) | Histria, bugünkü Romanya’nın Karadeniz kıyısında yer alan antik bir Antik Yunan kolonisidir. Miletoslu kolonistler tarafından MÖ 7. yüzyılda kurulmuştur. Histria, özellikle deniz ticaretiyle öne çıkmıştır. Ayrıca, çok sayıda arkeolojik buluntuya ev sahipliği yapmaktadır. |
Bathus (Gürcistan) | Bugünkü Batum’un eski adlarından biri olan Bathus, Gürcistan’ın batısında yer alan bir Yunan kolonisidir. MÖ 6. yüzyılda kurulan bu şehir, Antik Yunanların Karadeniz’in doğu kıyılarındaki etkisini gösteren önemli yerleşim yerlerinden biridir. |
Phasis (Gürcistan) | Günümüz Gürcistan’ının Batum yakınlarında yer alan Phasis, aynı zamanda Poti kentinin eski adıdır. Antik Yunanlar bu bölgeyi MÖ 6. yüzyılda kolonileştirmiştir. |
Pantikapaion (Ukrayna) | Bugünkü Kırım Yarımadası’nda yer alan Pantikapaion, MÖ 6. yüzyılda Miletoslu kolonistler tarafından kurulmuştur. Pantikapaion, Yunan kültürünün Karadeniz’in kuzeyine taşınmasında önemli bir rol oynamıştır. Hem ticaret hem de kültürel etkileşim açısından önemli bir merkezdi. |
Nymphaion (Ukrayna) | Nymphaion, Karadeniz’in kuzey kıyısındaki antik bir Yunan kolonisi olup, günümüz Ukrayna’sında yer alıyordu. Antik Yunanlar burada zengin bir ticaret merkezi kurmuşlar ve yerli halklarla kaynaşmışlardır. |
Chersonesos (Ukrayna) | Kırım Yarımadası’nda yer alan bu kent, MÖ 5. yüzyılda Miletoslu kolonistler tarafından kurulmuştur. İlerleyen dönemlerde Roma İmparatorluğu’nun etkisiyle daha da gelişmiştir. |
Cimmerium (Ukrayna) | Cimmerium, bugünkü Ukrayna’nın doğu kıyısında, Azak Denizi’ne yakın bir bölgede yer alıyordu. MÖ 6. yüzyılda kurulan bu Yunan kolonisi, özellikle İskitlerle olan ilişkileriyle dikkat çekmiştir. |
Odessos (Bulgaristan) | Bulgaristan’da yer alan Odessos (bugünkü Varna), MÖ 7. yüzyılda Miletoslu kolonistler tarafından kurulmuştur. Ticaret açısından stratejik bir konumda bulunan bu koloni, bölgenin en büyük liman kentlerinden biriydi. |
Kolonizasyon süreci genellikle ticaret anlaşmaları ile başlamış, ancak zamanla askeri müdahaleler ve yerli halklarla çatışmalar da kaçınılmaz hale gelmiştir. Traklar, İskitler, Kimmerler ve diğer lokal topluluklar, Antik Yunan ilerleyişine karşı zaman zaman direniş göstermiştir. Bu direnişler, çoğu zaman Antik Yunanların denizcilik alanındaki üstünlükleri, gelişmiş donanımları ve örgütlenme yetenekleri sayesinde bastırılmıştır. Yerel halkların karşı duruşları, Karadeniz kolonizasyonunun karmaşık ve bazen sancılı bir süreç olduğunu göstermektedir. Kolonileşme sırasında ticaretin artması gibi olumlu gelişmeler yaşanmışken, bazen de yerli halkların kültürel ve ekonomik bağımsızlıkları ciddi şekilde zedelenmiştir.
Karadeniz Kolonizasyonunun Ekonomik Sonuçları
Karadeniz kolonizasyonu sürecinde Antik Yunanlar, tarımsal üretimi artırarak tahıl ihracatını genişletmişlerdir. Özellikle bugünkü Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan toprakları, Yunan kent devletlerinin başlıca tahıl kaynağı haline gelmiştir. Ancak bu tarımsal faaliyetler, yerel halkların üretimden dışlanmasına ve ekonomik bağımsızlıklarını yitirmelerine neden olmuştur. Yerel çiftçilerin Yunan tacirlerine bağımlı hale gelmesi, bölgedeki ekonomik dengesizlikleri artırmış ve tarım sektöründeki eşitsizlikleri derinleştirmiştir.
Deniz ticareti, Karadeniz kolonizasyonunun en önemli ekonomik getirilerinden biri olmuştur. Antik Yunanlar, Karadeniz’de kurdukları liman kentleri aracılığıyla Ege ve Akdeniz bölgeleriyle ticari ağlarını genişletmişlerdir. Ancak bu durum, bölgenin yerel tüccarları için rekabet edilemez bir ortam yaratmış ve ticari tekelleşmeye sebep olmuştur. Yerel pazarlar Yunan mallarının etkisi altına girmiş, yerli üreticiler rekabet edemez hale gelmiştir.
Karadeniz’in zengin maden yatakları, özellikle altın, gümüş ve demir kaynakları, Yunan kolonileri tarafından sistemli bir şekilde çıkarılmıştır. Ancak bu kaynakların büyük bir kısmı Yunan kent devletlerinin ekonomisini güçlendirirken, yerel halklar bu zenginlikten adil bir şekilde yararlanamamıştır. Madenlerin işletilmesi için yerel topluluklar çalıştırılmış, böylece bölgesel sömürü giderek yaygınlaşmıştır.
Balıkçılık sektörü de Antik Yunanların Karadeniz’de kazanç sağladığı önemli alanlardan biri olmuştur. Özellikle ton balığı ticareti, Yunan pazarlarında büyük bir değer kazanmıştır. Ancak bu faaliyetler, bölge halklarının geleneksel geçim kaynaklarını kaybetmelerine neden olmuştur. Yunanlar, denizcilikteki teknolojik üstünlükleri sayesinde bölgedeki su kaynaklarını tekelleştirmiş ve yerel halkların balıkçılıktan elde ettikleri kazançları önemli ölçüde azaltmıştır.
Kolonizasyonun bir diğer sonucu, bölgenin demografik yapısının değişmesidir. Antik Yunanlar, kolonilerini güçlendirmek için göç politikaları izlemiş, böylece bazı bölgede yerel halkları nüfus açısından azınlık durumuna düşürmüştür. Antik Yunan kolonistleri, yerel halkın sahip olduğu arazileri ele geçirerek tarım, ticaret ve sanayi faaliyetlerini kontrol altına almıştır. Bu durum, ekonomik kaynakların Antik Yunan kolonistleri lehine yeniden dağıtılmasına yol açmıştır.
Bölgedeki ticaret yollarının yeniden şekillendirilmesi, Karadeniz’deki ekonomik dengeleri kökten değiştirmiştir. Yunanların kontrol ettiği liman kentleri, yerel ekonomileri bağımlı hale getirmiş, bölge halklarının ekonomik özerklikleri zayıflamıştır. Daha önce kendi iç pazarlarında üretim ve tüketimi dengeleyen yerel halklar, Yunan ekonomisinin parçası haline getirilmiştir.
Özetleyecek olursak Karadeniz kolonizasyonu, Yunan kent devletleri için büyük ekonomik avantajlar sağlarken, yerel halklar için ekonomik sömürü, ticari adaletsizlik ve toplumsal eşitsizlik yaratmıştır. Yunanlar, Karadeniz’i kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda kullanmış, bölgenin kaynaklarını tek taraflı olarak kontrol altına almış ve bu süreçte yerli toplulukları vergi ve zorunlu ticaret sistemleriyle kendilerine bağımlı hale getirmiştir. Tüm bunlara karşın bölgede, Akdeniz ile ticari bağlantılar kurulmuş, tarım, madencilik ve zanaatkârlık faaliyetleri genişlemiştir. Yunanların getirdiği ticaret ağı sayesinde yerel halklar tahıl, balık, kereste ve metal gibi ürünleri uluslararası pazarlara sunma fırsatı bulmuş, bu da bazı yerel kabileler için ekonomik büyüme sağlamıştır. Ayrıca, Yunan tüccarlarının getirdiği tarım teknikleri ve şehirleşme modelleri, bölgedeki üretim kapasitesini artırmıştır.
Karadeniz Kolonizasyonunun Kültürel ve Sosyal Etkileri
Karadeniz kolonizasyonunun en belirgin etkilerinden biri, yerel halklarla kurulan yeni ilişkiler ve kültürler arası etkileşimdi. Yunanların Karadeniz’e yaptığı yerleşimler, bölgedeki kültürel çeşitliliği artırmış ve bu çeşitlilik, zamanla bölgenin kimliğinin bir parçası haline gelmiştir. Bununla birlikte, kolonilerde kurulan yeni yerleşim yerleri ve artan Yunan nüfusu, yerli halkların topraklarını kaybetmelerine, eski yaşam biçimlerinden uzaklaşmalarına neden olmuştur. Bu durum, zamanla yerel inançlarda ve geleneklerde de bazı değişimlerin yolunu açmıştır. Kolonistlerin etkisiyle Karadeniz kıyılarında Yunan politeizmi yayılmış, yerel pagan inançlar ve ritüeller yavaşça yerini Yunan tanrılarına ve tanrıçalarına tapınmaya bırakmıştır.
Karadeniz kıyılarında varlığını sürdüren bazı yerel topluluklar, MÖ. 7. yüzyıldan itibaren kendi geleneksel ibadetlerini terk ederek Yunan tanrılarına tapmaya başlamış, buna bağlı olarak eski ritüel ve kutlamalar zamanla unutulmuştur. Özellikle dini merkezlerde yapılan tapınma törenleri, yerel halkın katılımıyla birleşmiş ve bazı eski inanışlar, Yunan mitolojisinin unsurlarıyla harmanlanarak yeni bir dini anlayışa dönüşmüştür. Ancak bu dönüşüm, pek çok yerel geleneğin yok olmasına, hatta yerel tanrıların ve tanrıçaların unutulmasına neden olmuştur.
Köle Ticareti
Köle ticareti, Karadeniz kolonizasyonun önemli bir sosyal yönü olmuştur. Antik Yunan yazarlarından Herodotos ve Strabon, Karadeniz bölgesinin köle ticareti için önemli bir merkez olduğuna dair bilgiler vermiştir. Traklar, İskitler, Kimmerler ve diğer yerel kabilelerden toplanan köleler, çatışma, savaş, borç ve benzeri nedenlerle Yunan tüccarlarına satılmıştır. Bu durum bir yandan da bölgedeki toplumsal yapının zayıflamasına neden olmuştur.
Karadeniz’den getirilen köleler genellikle Atina, Efes, Korinthos ve diğer büyük Yunan pazarlarına götürülmüş, tarım, madencilik ve ev hizmetlerinde kullanılmıştır.
- Ivantchik, Askold. “The Greeks and the Black Sea: the earliest ideas about the region and the beginning of colonization.” The Northern Black Sea in Antiquity: Networks, Connectivity, and Cultural Interactions (2017): 7-25.
- Emir, Osman. (2011). “Grek Kolonizasyon Dönemi’nde Karadeniz’de Önemli Bir Geçim Kaynağı: Köle Ticareti.” Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 10(10).
- Tsetskhladze, Gocha R., ed. “The Greek colonisation of the Black Sea area: historical interpretation of archaeology“. Vol. 121. Franz Steiner Verlag, 1998.
- Drews, Robert, and Ömer Çapar. “Karadeniz’de en eski Grek Yerleşmeleri.” Tarih Araştırmaları Dergisi 15.26 (1991): 303-327.