MS 10. yüzyıl civarı… Aya Sofya Kilisesi’ne giren bir Viking askeri, mermer parapetlere şunları kazıdı: “Halfdan Buradaydı!”
Vikinglerin sekizinci yüzyıl sonlarında İngiltere’nin kuzeydoğusundaki adalara ve köylere baskınlar düzenlemesi Viking Çağı’nı başlatan gelişmeydi. İskandinavya dışına yayılmaya başlayan Vikingler, dokuzuncu yüzyılda İzlanda ve Almanya kıyılarına yerleşmişlerdi bile.
10. yüzyılda Batı Avrupa’da Normandiya’ya doğru ilerleyen Vikingler, Doğu Avrupa’da ise günümüzde Rusya’nın batısına, Ukrayna ve Belarus’un doğusuna düşen hat üzerinde Karadeniz’e doğru yayılmışlardı.1
Viking savaşçıların elde ettikleri başarılar tüm Avrupa’da biliniyordu. Hatta kendi askerlerinin sadakatsizliğinden bıkan Doğu Roma İmparatoru II. Basileios, Viking savaşçıların yeteneklerinden öylesine etkilenmişti ki kişisel muhafızlarını onlar arasından seçmeye karar vermişti. Vareg Muhafızları olarak adlandırılan bu paralı askerler İstanbul’da konuşlandırılmış ve savaşlara da katılmışlardır.2
100 yıldan uzun bir süre boyunca İstanbul’da kalan Viking askerleri kendi ülkelerine genellikle zengin bir şekilde dönüyordu. Bu nedenle Bizans’ta muhafız olmak isteyenlerin sayısı bir hayli fazlaydı. İstanbul’da görev yapan Viking askerleri arasında müstakbel Norveç kralı III. Harald (Haraldr Sigurðarson) da vardı.
Yüksek ihtimalle İstanbul’da yaşayan binlerce Viking askerinden biri olan Halfdan, bir gün, bir nedenle Aya Sofya’ya girdi. Amacının ne olduğu bilinmiyor. Ancak o tarihlerde Vikingler arasında Hristiyanlığın yaygın olmadığı biliniyor. Belki de dünyaca ünlü bu devasa yapının içini merak etmişti ve yakından görmek istemişti.
Aya Sofya
Bizans mimarisinin en önemli sembollerinden sayılan Aya Sofya, Doğu Roma imparatoru I. Justinian tarafından yaptırılmıştır. Yapımı MS 537’de tamamlanan katedralin yüksekliği yaklaşık 55 metredir. 983 yıl boyunca dünyanın en büyük katedrali unvanını taşımıştır. Aya Soyfa, Dördüncü Haçlı Seferi’nden sonra bir süre Katolik katedrali olarak kullanılmıştır. 1453’te ise Osmanlıların İstanbul’u fethetmesiyle camiye dönüştürülmüştür. Aya Sofya’nın mimari stili, Osmanlı mimarlarını da derinden etkilemiş ve 15. yüzyıl sonlarından itibaren pek çok cami benzer stilde inşa edilmiştir. Aya Sofya, 1935’te Türkiye Cumhuriyeti tarafından müzeye dönüştürülmüş ve tarihi yapıdaki pek çok eser koruma altına alınmıştır.
Vikingli asker kilisede çok sıkılmış olacak ki, bir nedenle mermer parapetlere bir şeyler kazıdı. Rünlere aşina olmayan Bizanslılar yazılanlardan bir şey anlamadılar. Osmanlılar döneminde dahi bu yazılar, basit birer mermer çatlağı zannedildi ve onlara müdahale edilmedi. Ancak 1964’e gelindiğinde çizgilerin aslında runik yazı olduğu anlaşıldı ve araştırmalar başlatıldı.
Yazıların bir kısmı aradan geçen 1000 yılda silinmişti. Bu nedenle tam olarak okunamıyordu. Ancak detaylı incelemeler yapıldı ve yazının büyük ihtimalle “Halfdan buradaydı!” ya da “Bu rünleri Halfdan kazıdı.” gibi bir anlama geldiği belirtildi.
Halfdan’ın kim olduğuna ve rütbesine yönelik kesin bir şey bilinmiyor. Ancak kaba bir şekilde de olsa adını tarihe kazıdığı aşikar.
Yazı bugün hâlâ Aya Sofya’nın ikinci katında varlığını koruyor. Şeffaf plastikle korunan yazı, özellikle hikayeyi bilenler arasında ilgi odağı.
- “Vikingii și raporturile lor cu romanicii din spaţiul Carpato-Nistrean în secolele IX-XI“, Ion TENTIUC, Stratum plus. 2020, nr. 5, pp. 205-230. ISSN 1608-9057[↩]
- “Runor: Historia, Tydning, Tolkning“, Lars Magnar ENOKSEN, Historiska Media, ISBN: 9789188930323[↩]