Mitolojik varlıklar ve masal karakterleri, ait olduğu kültürün toplumsal bilinçaltını yansıtması açısından önemlidir. Benzer sosyokültürel ve coğrafi koşullarda yaşayan toplumlar genellikle benzer korkunç varlıklara inanmıştır. Bu nedenle köklerini Avrasya steplerinden alan pek çok toplulukta benzer varlıklar farklı adlarla literatürde yer almıştır. Kültürel etkileşimin bir sonucu olarak bunlar zamanla değişime uğramış ve vampir, kurt adam gibi günümüzdeki popüler korku ögelerine dönüşmüştür.
Aldacı Han ve Ruhlar Bayramı
Aldacı Han, Türk ve Altay mitlerinde görülen mitolojik bir varlığın adıdır. Yeraltı tanrısı Erlik Han tarafından gönderildiğine inanılır. Bazı metinlerde bir tür ölüm tanrısı olarak lanse edilse de bu doğru değildir.
Aldacı Han kabaca Türk mitolojisinde ölüm meleğine karşılık gelen varlıktır. Tahmin edileceği üzere ölüm vakti gelenlerin ruhlarını toplamakla görevlidir.
Popüler kültürde ölüm melekleri genellikle elinde tırpanla dolaşan bir varlık olarak resmedilir. Ancak Aldacı Han farklı olarak kapkara bir ata binen, siyahlar içinde, güçlü ve yapılı biri olarak betimlenmiştir.
Aldacı Han’ın girdiği evden 40 gün boyunca dışarıya eşya çıkarılmazdı.1 Çünkü Aldacı’nın emrinde çalışan kötü ruhların 40 gün boyunca evde dolaştığına inanılırdı. Bu süre bitince ölünün yakınları tarafından Ruhlar Bayramı olarak da bilinen Üzüt Bayramı düzenlenir. Üzüt Bayramı’nda genellikle konu komşuya yiyecek-içecek dağıtılır, bu vesileyle ölen için iyi dualar istenirdi.
Ayrıca bakınız: Türk Mitolojisinde Ölüm, Aldacı Han ve Ruhlar Bayramı
Bazı yörelerde Aldacı Han’ın emri altındaki ruhların evden uzaklaştırılması için ev ardıç dallarıyla tütsülenirdi.2 Ardıç günümüzde dahi pek çok toplulukta manevi temizlik amacıyla kullanılmaktadır.
Ayrıca bakınız: Mitolojide ve Halk İnançlarında Ardıç
Alkarısı: Favori Yemeği Bebek Ciğeri
Alkarısı, Türk mitolojisinde Albis olarak da bilinen kırmızı giyimli cadı benzeri bir kadının adıdır. Öteki kötücül mitolojik varlıklar gibi genellikle çirkin olarak betimlenir, ancak bazen bir succubus gibi iffetsiz ve baştan çıkarıcı olduğu söylenir.
Orta Asya’dan Batı Anadolu’ya, Güney Sibirya’dan Kafkaslara dek Alkarısı’nın hedefinde daima hamile kadınlar, lohusa kadınlar ya da çocuklar olur.
Ayrıca bakınız: Alkarısı: Kırmızılar İçinde Cadı Benzeri Bir Kadın
Alkarısı’nın temel protein kaynağı ciğerdir. Özellikle yeni doğmuş bebeklerin ciğerlerini yemek onun için en büyük zevktir. Ancak bazen doğum yapan kadının ciğerini de alabilir.
Korkunç Tırnaklı Demirkıynak
Temirkıynak ya da Demirkıynak Türk mitolojisinde kötücül bir kadının adıdır. Anadolu’da Demirtırnak, Kazakistan ve Kırgızistan’da ise Jeztırnak olarak bilinir. Sudan korktuğu söylenir. Tepegöz efsanelerinde çoğunlukla Tepegöz’ün kızı ya da kız kardeşi olarak geçmektedir. Ormanda yaşayan, demir tırnaklı, demonolojik bir varlık olarak betimlenmiştir.
Anadolu’da, özellikle Biga Yarımadası çevresindeki memoratlarda adına sıklıkla rastlanmaktadır. Görüldüğünde en yakın suya girilmesi öğütlenir.
Azerbaycan doğumlu filolog Beydili’ye göre Demirtırnak figürü Şamanizm kökenlidir ve yeraltı tanrısı Erlik’in kızlarıyla bağlantılıdır.3
Erbörü ve İtbarak Halkı
Erbörü, modern kültürdeki kurt adam figürünün Türk mitolojisindeki karşılığıdır. Erkek anlamındaki “er” ve eski Türkçe’de kurt anlamına gelen “börü” sözcüğünden türetilmiştir.
Erbörülere benzeyen bir başka varlık ise Oğuz Kağan destanında adı geçen İt-Barak’tır. Efsaneye göre İt-Barak, Kuzeybatı Asya’da karanlık diyarlarda yaşayan köpek başlı bir kavmin adıdır. Bu sınırdan sonra insana benzemeyen garip yaratıkların ülkesi başlıyordu.4
Orman Yaratığı Arçura
Arçurı, Arçuray ve Arsuri olarak da bilinir. Daha çok Volga yakınlarında yaşayan Türk toplulukların mitlerinde görülen bir orman ruhudur.
Arçura genellikle bedeni uzun kıllarla kaplı antropomorfik bir figür olarak betimlenmiştir. Bu açıdan Anadolu ve Yunan folklorundaki Karakoncolos’a benzer. Kıllarla kaplı olması dışındaki fiziksel özellikleri bölgelere göre değişkenlik göstermektedir. Bazı yörelerde ağaçlar kadar uzun bazı yörelerde ise otlar kadar kısa olduğu söylenmiştir. Kolları dizlerine kadar uzundur. Saçları yere değer.
Arçura çoğunlukla ormanlarda ve vadilerde yaşar. Zarar vermek istediği insanları gıdıklayarak öldürebilir. O nedenle Arçura’yla karşılaşan birinin dişlerini ona göstermemesi tavsiye edilir. Yakınlarda bir dere varsa hemen suyun öteki yanına geçilmesi de iyi bir kurtuluş olacaktır çünkü Arçura sudan çok korkmaktadır.5
Genellikle kötücül yönüyle öne çıkan Arçura, vahşi yaşamı ve ormanları koruması bakımından olumlu niteliklere de sahiptir.
Abra ve Yutpa
Abra ile Yutpa Türk mitolojisinde ve Altay şamanizminde iki büyük yer altı canavarıdır. Yılan, ejderha ve timsah gibi betimlenirler.6
Abra ve Yutpa; her önüne geleni yutan, açgözlülükleri ile ünlü canavarlar olarak bilinir. Doymak nedir bilmezler. İkisi de Pay Tengis adındaki yeraltı denizinde, insanların gözyaşlarından oluşan Toybadım Irmağı yakınlarında yaşar. Erlik Han’ın demirden yapılmış kara sarayını korurlar.7
Bazı Altay şamanlarının giysilerinde Abra ve Yutpa’yı sembolize eden aksesuarlar bulunur.
Filolog Celal Beydili, Yutpa’nın Ker Yutpa ve Ker Balık olarak da bilindiğini belirtmiştir. İnanışa göre bu yaratığın içinde ayrı bir dünya vardır ve yuttuğu tüm canlılar o karanlık diyarda varlıklarını sürdürmektedir.8
Yoldan Çıkaran Azmıç
Azmıç Türk mitolojisinde insanları yolundan saptıran bir kötü ruhtur. Belirli bir görüntüsü yoktur. İnsanlara, sevdiği kişilerin kılığına girerek kendini gösterir. O nedenle tek başına yola çıkmak önerilmez.
Azmıç’ın Kırgız ve Özbek Türklerindeki varyantı Azıtkı’dır. Azıtkı, kişinin sevdiği birinin kılığına girerek onu dağa, ırmağa ya da uçuruma sürükleyerek ölümüne neden olur.
Hortlaklar: Yaşayan Ölüler
Türk halk kültüründe mezarından çıkıp insanları korkuttuğuna inanılan zombi benzeri yaratıklara hortlak denir. Azerbaycan’da daha çok hortdan adıyla bilinirler.
Hortlaklar genellikle gömüldükten kısa süre sonra, ceset henüz çürüyüp iskelete dönüşmeden önce mezardan çıkan ölülerdir. Bu dünyada kötülük yapıp Uçmag’a yükselmeye hak kazanamayanların gömüldükten sonra hortlağa dönüşebileceği söylenir.
Hortlaklar tıpkı sıradan insanlar gibi yürüyebilir, koşabilir hatta ata binebilir. Bu açıdan zombilerden ayrılırlar. Bazı yörelerde vampirler gibi kan içtiklerine inanılır.
Hortlak memoratları Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yaygınlık gösterir. Özellikle Giresun kırsallarında savaş yıllarında Ruslarla birlik olanların öldükten sonra hortladığına yönelik söylenceler yaygındır.
Psikolojileri Bozan Opkan
Opkan kısaca ubır adlı varlıkların Çuvaş söylencelerindeki varyasyonu olarak tanımlanabilir. Yel gibi gelerek insanların düşüncelerini bozduğuna, psikolojik ve salgın hastalıklara neden olduğuna inanılır.9
Ubır: Dünya’yı Yese Doymaz
Obur ve vupar gibi adlarla da bilinen ubır, popüler kültürdeki vampirlere benzetilir. Ölen büyücülerin ya da çok kötü kimselerin mezarda ubıra dönüşeceğine inanılır. Bu nedenle ubıra dönüştüğü düşünülen kimsenin mezarı açılarak tabutuna çivi çakılır.1
Ubırların en önemli özellikleri bitmek bilmeyen açlıklarıdır. Ubırlar daima açtırlar ve sürekli yiyecek bir şeyler ararlar. Öyle ki, bazen susuzluklarını dindirmek için atmoserdeki bulutları emdikleri ve kuraklığa neden oldukları söylenir. Bu nedenle kimi yörelerde çok yediği halde kilo alamayan kimselere ubır benzetmesi yapılır.
Ubır ve benzeri inançlar Avrasya Steplerindeki ve Doğu Avrupa’daki pek çok toplulukta görülebilmektedir. Başkurtlarda ubırlar uzun kuyruklu ve uçabilen varlıklar olarak betimenmiştir.10 Tatar masallarından anlaşıldığı kadarıyla kimi yörelerde ubırların kan içip insan yediklerine de inanılmıştır.11
Ubırlar Rize ve çevresinde daha çok “obur” adıyla hortlak anlamında kullanılmıştır. Soğandan tiksindiklerine ve güneş doğunca ortadan kaybolduklarına inanılmıştır.12
Yelbegen: İnsan Yiyen Dev
Yelbegen Türk mitolojisinde çok başlı bir devdir. Yilbigen ve Çelbegen olarak da bilinir. Çoğul ya da tekil olarak tanımlanabilir. Türk mitolojisindeki en eski demonolojik varlıklardan biridir.
Yelbegen tıpkı Yutpa gibi her önüne geleni yutar. Buna Ay ve Güneş de dahildir. Öyle ki Yelbegen’in Ay tutulmaları sırasında Ay’ı, Güneş tutulmaları sırasında ise Güneş’i yediğine inanılırdı.
Bazı masallara göre Yelbegen yılan ve kurbağayla beslenir ancak insan eti de tercihleri arasındadır.8
- “Türk Söylence Sözlüğü“, Deniz KARAKURT[↩][↩]
- “Eski Türk Dini Tarihi”, Abdülkadir İNAN, ISBN: 9786056600975[↩]
- “Türk Mifoloji Sözlüyü”, Celal BEYDİLİ, Azerbaycan Milli Elmler Akademiyası, 5806615537[↩]
- “Türk Mitolojisi, Cilt II”, Bahaeddin ÖGEL, ISBN: 9789751628497[↩]
- “Arçura/Şüräle: Mythical Spirits Of The Volga-Ural Forests”, Rustem SULTEE, Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hung. Vol 71, 2018[↩]
- “Türk Mitolojisi, Cilt 1”, Bahaeddin ÖGEL, Türk Tarih Kurumu, ISBN 9789751601155[↩]
- “Материалы по Шаманству у Алтайцев”, А.В. АНОХИН, Рипол Классик, ISBN: 9785458246163[↩]
- “Türk Mifoloji Sözlüyü”, Celal BEYDİLİ, Azerbaycan Milli Elmler Akademiyası, 5806615537[↩][↩]
- “Türk Söylence Sözlüğü”, Deniz KARAKURT[↩]
- “Türk Kültüründe Hortlak-Cadı İnanışları”, Mehmet Berk YALTIRIK, Tarih Okulu Dergisi, Aralık 2013[↩]
- “Anadolu, Tatar (Kazan) ve Başkurt Türklerinin Masallarında İnsan Yeme (Yamyamlık) Motifi”, Gülhan ATNUR[↩]
- “Eski Türk İnançlarının Rize ve Yöresi Halk Kültüründe İzleri”, Yaşar KALAFAT, Rize Sempozyumu, 2006[↩]
Yorumlar kapalı.