Mamutlar… Kimilerimiz için sevimli, kimilerimiz için ürkütücü canlılar. Paleolitik atalarımızın günlük yaşamında önemli bir role sahip olan mamutlar uzun süre önce yok olsa da toplumsal hafızada bıraktıkları derin izler, günümüzde dahi etkisini tam anlamıyla yitirmemiştir.
Mamutlar Hakkında
Elephantidae familyasının bir cinsi olan mamutlar, taksonomik olarak fillerle aynı aileye aittir.
Mamutlar devasa boyutları nedeniyle Taş Devri insanları için her zaman ürkütücü bir hayvan olmuştur. Ancak açlık, daima korkuyu bastırmıştır. Mamutlar, hem Neandertallerin hem de modern insanın protein ihtiyacını karşılayan temel canlılardan biri olmuştur. Bununla birlikte mamut kürkleri, insanların ısınma ve barınma gibi pek çok ihtiyacını gidermeye de yardımcı olmuştur. Üstelik bu kürkler oldukça işlevseldi. Çünkü Buz Devri’nde iklimsel adaptasyon nedeniyle mamutların tüyleri oldukça uzamıştı ve kürklerindeki yağ tabakası kalınlaşmıştı.
Mamutlar kuzeye yakın bölgelerde en çok avlanan hayvanlardan biriydi. Öyle ki, mamutların neslinin neden tükendiğine yönelik öne çıkan iki hipotezden biri, aşırı avlanmış olmalarıdır. Diğeri ise küresel ısınma olarak da tanımlayabileceğimiz iklimsel değişikliklerdir.
Mamutlar Ne Zaman Yok Oldu?
Mamutlar, Pliyosen Çağ’ın Zanclean evresinde, yani yaklaşık beş milyon yıl önce ortaya çıkmıştır. Bu, mamutların Homo habilis‘ten Homo sapiens‘e dek tüm insan türleri ile aynı yeryüzünü paylaştığı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, mamutların çoğu, yaklaşık 10.300 ila 9000 yıl önce, Preboreal dönemde yok olmuştur. Yalnızca çok küçük bir popülasyon Alaska’daki Saint Paul Adası’nda yaklaşık 5750 yıl öncesine dek ve Rusya’daki Wrangel Adası’nda 4000 yıl öncesine dek hayatta kalabilmiştir.
Paleolitik Sanatta Mamutlar
Mağara resimleri ve petroglifler, insanların hayvanlarla olan ilişkisine yönelik önemli ipuçları barındırır. Özellikle Üst Paleolitik mağara resimlerinde hayvan sembolizminin çok önemli bir yeri olduğu söylenebilir.
Avcı-toplayıcı ve doğaya bağımlı bir yaşam süren Paleolitik insanının mamutları sanatına yansıtmamış olması elbette ki beklenemezdi. Bu açıdan dünyanın farklı köşelerindeki pek çok mağarada mamut resimleriyle karşılaşılması şaşırtıcı olmasa gerek.
Paleolitik dönemin en simgesel hayvanlarından biri olan mamutlar, özellikle mağara sanatında önemli bir yere sahipti. Çizimlerin çoğu basit bir çizgiyle sınırlı olsa da bazıları biçimsel olarak ustaca detaylandırılmıştı.1
Mamut çizimlerinin bir kısmı kök boyasıyla bir kısmı ise parmak ya da çubuk gibi bir materyalle yumuşak yüzeyin oyulmasıyla oluşturulmuştu.
Üst Paleolitik mamut çizimleri arasında bazı benzerlikler olsa da ortak bir şablon olmadığı söylenebilir. Birbirine çok yakın mağaralarda bile resimlerin üslup açısından oldukça farklı olabilmesi dikkat çekicidir. Ancak söz konusu resimlerde genellikle hareket duygusunun hâkim olduğu görülür. Bazı örnekler dişli, bazıları ise dişsizdir.
Üst Paleolitik boyunca mağara duvarlarına çizilen hayvanların çoğunluğunu mamut, aslan, gergedan, at, bizon, dağ keçisi, yaban öküzü ve geyik türleri oluşturur.
Üst Paleolitik sanatındaki mamut temalı eserler yalnızca mağara resimlerinden ibaret değildir. Mamutlar taşınabilir sanat eserlerine de konu olmuştur. Çekya’daki Brno yakınlarında bulunan ve yaklaşık yedi cm uzunluğunda olan mamut kabartması, günümüzden yaklaşık 28.000/22.000 yıl önceye tarihlenmiştir.
Mamutlar Hakkında Mitler ve Halk İnançları
Mamut-insan etkileşiminin bir sonucu olarak, mamutlar Taş Devri insanının toplumsal hafızasında derin psikolojik izler bırakmıştır. Bu hem mağara resimlerinde hem de mitolojik anlatılarda açıkça görülmektedir. Kuzey Amerika, Avrupa ve Türk-Sibirya mitolojilerinde mamutlar ve mamut benzeri mitolojik yaratıklar hakkında pek çok inanç var olmuştur.2
Sibirya iklimi göz önünde bulundurulduğunda, donmuş toprak sayesinde bugüne dek pek çok bozulmamış mamut kalıntısına ulaşılmasına şaşmamalı. Ancak yöre halkının mamut kalıntılarını anlamlandırma çabaları yeni mitlerin ve halk inançlarının oluşmasına neden olmuştur. Rusya’da bulunan bazı mamut kalıntıları, yerel halk tarafından Büyük İskender’in savaş filleri olarak yorumlanmıştır.
Kuzey Sibirya’daki bir hikâyeye göre bir gün iki adam topraktan dışarı çıkmış iki mamut dişi bulur. Davul çalıp bir takım büyülü sözler söylerler ve mamut etle kaplanır. Tüm halk kış boyunca bu besleyici etten yer. Kemikler tüm etten sıyrıldığında yeniden bir araya getirilir. Büyü sayesinde kemikler yeniden etle kaplanır.
Mamutlarla ilgili ilginç inançlardan biri de Türk mitolojisinde bulunur. Sibirya’da yaşayan Dolgan ve Yakut halk inançlarına göre mamutlar Türk mitolojisindeki yeraltı tanrısı Erlik Han’a hizmet etmek için yeraltına alınmışlardır. Erlik Han’a hizmet etmek istemeyen ve yeryüzüne kaçmaya çalışan mamutlar, dondurularak cezalandırılır ve ölüme mahkûm edilir. Sibirya taygalarında bulunan mamut cesetleri buna işaret eder. Yani Dolgan ve Yakut halk inançlarına göre, mamutlar aslında yok olmadılar. Erlik Han’a hizmet etmek için yeraltında yaşamaya devam etmektedirler. Tabi buna yaşamak denirse…
- “Le mammouth dans l’art paléolithique“, Patrick PAILLET & Sibylle WOLF, L’Anthropologie, Volume 122, Issue 3, June-August 2018, p. 522-545[↩]
- Mythological Beings Based On Mammoths, Petr JANDACEK & Louise JANDACEK[↩]