Hititlerin Kökeni: Anadolu’ya Nereden Geldiler?

Hititlerin kökeni, Antik Çağ tarihçileri ve arkeologlar arasında uzun süredir tartışma konusudur. Özellikle Anadolu’ya geliş rotaları, Proto-Hitit dilinin gelişimi ve Hititlerin Anadolu’daki etkileşimleri hakkında pek çok farklı görüş ve teori bulunmaktadır. Ancak, tüm bu argümanların üzerinde hemen herkes tarafından kabul gören tarihsel bir gerçek var: Hititler kısa sürede bölgedeki lider uygarlıklardan biri olmuştu ve Anadolu’da pek çok ilke imza atmışlardı.

Hitit Göçü Öncesinde Anadolu

Paleolitik‘in ve Buzul Çağı’nın sona ermesiyle birlikte Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde, avcı-toplayıcı ve göçebe toplulukların yerleşik tarım toplumlarına dönüştüğü görülür. Bu dönemde, insanlar çömlek yapımı gibi önemli beceriler geliştirmişler ve çeşitli yerleşimler kurarak tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başlamışlardı.

MÖ 5000’lerde Kalkolitik‘le birlikte Anadolu’da bakırın kullanımı yaygınlaşmaya başladı. Bronz araç-gereçlerle karakterize edilen Bronz Çağı sırasında ise Anadolu önemli hareketliliklere sahne oldu.

Bronz Çağı, Anadolu’da ilk uygarlıklarının geliştiği dönemdir. Bu dönemde, çeşitli uygarlıkların Anadolu’ya yerleştiği ve yerel kültürlerle etkileşime girdiği görülmektedir. Bronz Çağı başlarında Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde, Hint-Avrupalı ya da Semitik bir ırka dahil olmayan Hattiler ve Hurriler gibi yerel halklar ve küçük krallıklar çoğunluktaydı.

İç Anadolu çevresinde hüküm süren ve yerli bir halk olarak kabul edilen Hattiler, eklemeli ve izole bir dil olan Hatticeyi konuşmuşlardır. Hattiler tarih sahnesinden çekildikten uzun bir süre sonra bile tarihi metinlerde Anadolu için “Hatti ülkesi” ifadesi kullanılmıştır. Hatta Anadolu’ya göç eden Hititler bile, artık kendilerinin yaşadıkları bu topraklar için “Hatti ülkesi” olarak söz etmişlerdir. Bu nedenle Hattuşa’daki tabletleri okuyan filologlar, bir süre Hattilerin ve Hititlerin aynı ırk olduklarını sanmıştır.

Hurri halkı ise Anadolu’nun doğu ve güneydoğusunda varlığını sürdürmüşdür. Coğrafi konumları gereği Mezopotamya ile Anadolu arasında bir köprü görevi gören Hurriler, iki bölge arasında kültürel etkileşime neden olmuştur. Tıpkı Hattiler gibi Hurriler de kendilerine özgü bir dil konuşmuşlardır. Hurri-Urartu dil ailesindeki iki dilden biri olan Hurricenin günümüzdeki hiçbir dille akrabalığı bulunmamaktadır.

Hititlerin Kökeni ve Anadolu’ya Geliş Rotaları

Anadolu’da yaşayan yerel halklar ve kültürlerle etkileşime geçen Hititler, Bronz Çağı ortalarında, kendi kuracakları uygarlığın ilk adımını atmışlardı. Anadolu’da yaşayan çeşitli toplulukları bir araya getirerek çok uluslu, çok kültürlü ve çok tanrılı bir imparatorluk oluşturmuşlardı.

Peki ama Hint-Avrupalı bir halk olduğu bilinen Hititlerin kökeni tam olarak neredeydi? Anadolu’ya hangi göç rotaları üzerinden gelmişlerdi?

Ne yazık ki bu soruların tartışmaya yer bırakmayacak bir kesinlikle yanıtlanmasını sağlayacak derecede kapsamlı verilere sahip değiliz. Ancak pek çok bulgu, Hititlerin kökeni konusunda Karadeniz’in kuzeyini ya da Doğu/Güneydoğu Avrupa’yı işaret etmektedir. Nitekim arkeolojik bulgular, Hititlerin Balkanlar’daki Ezero kültürü ve Kafkasya’daki Maykop kültürüyle ilişkileri olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Hititlerin Anadolu’ya kuzeyden geldikleri tahmin edilmektedir.

Hititlerin kökenine yönelik araştırmalar, multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiği için bu alanda çalışma yapan araştırmacıların birçok farklı kaynaktan yararlanmasını gerekmektedir. Arkeoloji, filoloji, epigrafi, paleografi, antropoloji ve genetik gibi farklı disiplinlerden gelen bilimsel kanıtların bir araya getirilmesi, Hititlerin kökeni ve göç yolları hakkında daha kapsamlı bir resmin oluşturulmasına yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda tarihçiler arasında yaygın olan görüş, Hititlerin Anadolu’ya ya Balkanlar üzerinden ya da Kafkasya üzerinden gelmiş olduğudur. Ancak son araştırmalar bilhassa Kafkasya rotası üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Hint-Avrupa çalışmalarında uzmanlaşmış bir arkeolog olan James Patrick Mallory, Anadoluluların Yakın Doğu’ya Tunç Çağı başlarında, Balkanlar ya da Kafkasya üzerinden bir rotayı izleyerek ulaşmış olabileceğini belirtmiştir. MÖ 2800’lere tarihlenen bu durum, Yamnaya kültüründen Tuna Vadisi’ne yapılan göçlerle de ilişkilendirilmektedir.

Ancak Hititolog Petra Goedegebuure’nin araştırmalarına dayanarak ifade etmek gerekirse, Hitit dilinin doğu bölgelerinde yer alan kültürlerden tarımla ilgili bir dizi terimi ödünç aldığı belirlenmiştir. Bu da Hititlerin Anadolu’ya varmadan önce muhtemel bir Kafkasya rotasını kullanmış olabileceklerini işaret etmektedir.

Alman filolog Ferdinand Sommer, II. Muwatalli dönemine (MÖ 1295-1272) ait olduğu tahmin edilen dinsel bir belgede geçen “deniz” ifadesinden yola çıkarak Hititlerin Anadolu’ya geliş yönünü belirleyebileceklerini öne sürmüştür. Metin şöyledir:

Metindeki güneş tanrısının denizden çıkıp yükselmesi, söz konusu denizin Hititlerin doğusunda yer aldığını işaret etmektedir. Bu nedenle bazı araştırmacılar, Hititlerin Anadolu’ya gelirken bir denizin batısından geçmiş olabileceklerini düşünmektedir. Bu tahmini doğrulayabilecek iki olası deniz ise Karadeniz ve Hazar Denizi olarak gösterilmektedir. Sonuç olarak bu belge de Hititlerin Anadolu’ya göçünün Balkanlar ya da Kafkasya yoluyla gerçekleşmiş olabileceği düşüncesini güçlendirmektedir.

Hititlerin Kökeni. 
Ankara'daki Hitit Güneş Kursu Anıtı
Ankara’daki Hitit Güneş Kursu Anıtı
Fotoğraf: Emre Tosun (Wikimedia)
©️CC BY-SA 4.0 DEED

Hatti Kültüründen İlham Alınan Bir Miras

Hititler, Anadolu’da Hattiler ve Hurriler gibi yerli topluluklarla bir arada yaşamışlardır. Ancak, bu ilişki yalnızca coğrafi komşulukla sınırlı kalmamış, aynı zamanda siyasi, kültürel ve ekonomik açılardan da pek çok etkileşim yaşanmıştır.

Hititler, askeri seferler ve diplomasi yoluyla bazı bölgeleri ele geçirmiş ve yerli Hatti ve Hurri topluluklarıyla karşılaşmışlardır. Bu fetihlerin sonucunda, farklı etnik ve kültürel gruplar arasında bir arada yaşama zorunluluğu ortaya çıkmış ve bu da uzun vadeli etkileşimlerin başlamasına yol açmıştır. Özellikle Hatti kültürünün izleri, Hitit medeniyeti üzerinde belirgin şekilde hissedilmiştir.

Hititlerin Hatti kültüründen etkilenmeleri, öncelikle dini ve mitolojik inançlarının şekillenmesinde belirgin bir rol oynamıştır. Hititler, Hatti tanrılarını benimsemiş ve kendi tanrılarıyla entegre etmişlerdir. Bu, Hitit mitolojisinin ve dini uygulamalarının temelinde Hatti unsurlarının bulunmasına yol açmıştır. Örneğin, Hitit tanrıları arasında Hatti kökenli tanrılar da vardır ve bu tanrılar genellikle Hitit panteonunda önemli roller üstlenmiştir. Üstelik Hititli din adamları, bazı dini ritüellerde uzun yıllar Hatticeyi kullanmışlardır.

Hititlerin Kökeni. Hititlerin 12 yeraltı tanrısı. (Yazılıkaya)
Hititlerin 12 yeraltı tanrısı. (Yazılıkaya)
Fotoğraf: Klaus-Peter Simon (Wikimedia)
©️CC BY 3.0 DEED

Bununla birlikte, Hititlerin Hatti kültüründen etkilenmeleri yalnızca dini alanda değil, aynı zamanda sanat ve mimarlık alanlarında da kendini göstermiştir. Hitit sanatı ve mimarisi, Hatti sanatının etkisi altında gelişmiş ve şekillenmiştir. Özellikle, Hitit saraylarının yapısal özellikleri ve süslemelerinde Hatti tarzının izleri görülebilir.

  • Wikipedia contributors. Hittites. Wikipedia, The Free Encyclopedia. April 20, 2024, 08:00 UTC. Accessed April 21, 2024.
  • Van den Hout, Theo. “A century of Hittite text dating and the origins of the Hittite cuneiform script.” Incontri linguistici: 32, 2009 (2009): 1000-1025.
  • Ercan BAVAŞ. Hitit Devleti’nin Kuruluş Aşaması. T. C. Kocali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Lisans Tezi. 2016.
  • De Martino, Stefano. “The origin of the hittite cuneiform and the invention of the hieroglyphic luwian writing.” Pasiphae: rivista di filologia e antichità egee: XV, 2021 (2021): 109-116.